Wednesday, 8 June 2016

1.GALATAPORT PROJESİ NEDİR?

Salı Pazarı Kurvaziyer Limanı’ndan Karaköy Rıhtımı ve Mimar Sinan Üniversitesi Fındıklı Kampüsü’ne kadar uzanan 1.2 kilometrelik sahil şeridini, 112 bin 147 metrekarelik alandaki bütün binaların turistik ve ticari amaçlarla onarılmasını ya da yıkılarak yeni binalara yer açılmasını amaçlayan projedir.
Galataport'la ilgili ilk haberler 2002 Mart ayında Mega Proje adıyla kamuya duyuruldu. Denizcilik İşletmeleri, Salı Pazarı'ndaki antrepoların yerine içinde alışveriş, eğlence ve kültür merkezi ile turistik tesislerin yer alacağı dev bir kompleks inşa etmeye hazırlandığını söyledi, Türkiye Denizcilik İşletmeleri Genel Müdürü Erkan Arıkan, projenin 2005'te tamamlanacağını ileri sürdü. Radison SAS grubu, proje kapsamında yer alacak otel için yatırım planları yapmaya başladı. Sabancı Grubu CarrefourSA ile alışveriş merkezine, Eczacıbaşı Grubu ise müze ünitelerine yatırım yapmayı planlıyordu.

2. SÜREÇ NASIL BAŞLADI?


Bir diğer adı SALI PAZARI Projesi olan Galataport, 2002 yılında ilk olarak kamuya duyuruldu. Proje için İstanbul 1 No'lu Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Bölge Kurulu'ndan Nisan 2005’te onay çıktı ve süreç başladı.
Kapalı teklif usulüyle Pilot Ortaklık Finans Gayrimenkul İnşaat Yatırım Ortak Girişim Grubu, Tepe Grubu ve Royal Carribean'ın dahil olduğu projenin ihalesi yapıldı. YAP-İŞLET-DEVRET modeliyle ihale edilen Galataport Projesi'nin ihalesini kazanan firma 49 YILlığına proje kapsamındaki yapıların işletme hakkına sahip olacaktı.
Bu durumda her ne kadar kamu yararı gözetileceği iddia edilse de ne kent hakkı ne de kamu yararı gözetildi. Projeyle birlikte nezihleşme gözlendi ve kiralar artmaya başladı.

3. İLK İHALE
En yüksek teklifi İsrailli işadamı Sami Ofer ve Mesut Yılmaz'ın yeğeni Mehmet Kutman önderliğindeki konsorsiyum verdi. İhale, Royal Caribbean Cruises Ltd. konsorsiyumunda kaldı. Verilen para 3,5 milyar Euro. Projede ödemede çok büyük kolaylıklar sağlanıyordu. İlk 4 yıl ödeme yapılmayacak ve 4. yıl 3,5 milyon euro ödenecekti. Yıllık faiz oranı yüzde 10.75 ile ödeme 49 yıla yayılmıştı.

4. İLK İHALENİN İPTALİ SÜRECİ
Proje dahilindeki, kurvaziyer yat yapımına ilişkin imar değişikliğini onayan Kültür ve Turizm Bakanlığı’nın kararı İstanbul Şehir Plancıları Odası tarafından mahkemeye götürüldü.
2005 yılının Aralık ayında Danıştay projenin iptaline karar verdi. Danıştay 6. Dairesi, dava konusu olan imar değişikliğinin dayanaksız olduğunu belirtti. Ayrıca özelleştirme bölgesindeki imar planı değişikliği yapma yetkisinin Kültür ve Turizm Bakanlığı’nda değil, Özelleştirme İdaresi Başkanlığı’nda olduğuna karar verildi. Bunun üzerine ihale dosyası, Özelleştirme İdaresi Başkanlığı’na gönderildi. Sonrasında ihale iptal edildi. Özelleştirme İdaresi Başkanlığı yeniden imar planları hazırlamak için çalışmalara başladı.

5. MAHKEMİNİN PROJEYİ İPTAL KARARI
Özelleştirme İdaresi Başkanlığı tarafından İkinci kez ihaleye çıkarılması planlanan projenin imar planı Tabiat Varlıkları Koruma Kurulu’ndan geri döndü. İhalelere ara verildi.
Mart 2008’de Galataport projesi aleyhine bir mahkeme kararı daha çıktı. 1/100.000 ölçekli İstanbul il Çevre Düzeni Planı hakkında İstanbul 2. idare Mahkemesi yürütmeyi durdurma kararı aldı. Böylece Galataport projesi uygulanamayacaktı.



6. YENİ PLANLAR, DÜZENLEMELER, MEVZUAT DEĞİŞİKLİKLERİ ve PROJENİN DEVAMI SÜRECİ
Mart 2009’da hâlihazırda geçerli olan yeni Çevre Düzeni Planı yapıldı. Aralık 2010’da Kıyı Kanunu’nda değişiklikler yapıldı; Galataport, Haliçport ve Haydarpaşaport projeleri ile ilişkili önemli değişikler. Buna göre dolgu alanlarında kültür ve tabiat varlıklarını koruyan hükümlerin uygulanmamasına karar verildi. Yapılan değişiklikle yeni bir kanun maddesi getirildi. Bu kanun maddesi de kıyı dolgu alanlarında inşa edilebilecek yapıların kapsamı artırıldı.

7. İKİNCİ İHALE SÜRECİ
Özelleştirme İdare Başkanlığı tarafından 16 Mayıs 2013’te yapılan yeni ihaleyi ise 702 milyon dolarlık teklif ile Doğuş Holding kazandı. İhale çok kısa bir sürede sonuçlandı.
İkinci ihalede ilk ihaleye göre değişiklikler yapıldı. İlk ihale yap-işlet-devret modeli iken 2013’teki ikinci ihalede işletme hakkı devri modeli kullanıldı. İhale süresi 49 yıldan 30 yıla düştü. Emsal değeri 2’den 1,5’a düşürüldü.

8. HUKUK SÜRECİ VE PROJENİN YAPIMINA BAŞLANMASI
Şubat 2013’de Mimarlar Odası, Şehir Plancıları Odası ve İnşaat Mühendisleri Odası; Danıştay’a yeni imar planının durdurulması ve iptali talebiyle dava açtı.
İstanbul 10. İdare Mahkemesi, Beyoğlu koruma uygulama ve Beyoğlu nazım imar planlarını iptal etti. Fakat iptal kararı Galataport gibi projelerin imar planı kapsamına alınmadan, proje bazında planlanması sebebiyle Galataport’un geleceğini etkilemiyor denildi.
Ekim 2014’de Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulu, 702 milyon dolara Doğuş Holding'in kazandığı Galataport projesi için durdurma kararı verdi. Başbakanlık Özelleştirme İdaresi Başkanlığı, Danıştay'ın kararının Galataport projesinin imar planlarının yürütmesinin durdurulması anlamına gelmediğini öne sürdü. Fakat Danıştay'ın, meslek odalarının yürütmenin durdurulması isteminin reddini iptal etmesiyle Galataport imar sürecinin yerinde keşif ve bilirkişilik raporuyla yeniden değerlendirilmesine yönelik kararı, meslek odalarının projenin yürütmesinin durdurulması isteminin onanması anlamına geliyor. Mayıs 2015’de Galataport projesine ait imar planlarına üç meslek odasının Danıştay'da açtığı davada bilirkişi raporu geldi. Raporda imar planlarında Karaköy Sahili’nin kentsel sit alanı içinde kaldığını anlatan bir gösterime yer verilmediğini belirtirken, sahilin özelleştirme sonucu kamuya kapatılacağının altı çizildi. Eylül ayında da Galataport projesiyle ilgili nihai Çevresel Etki Değerlendirme (ÇED) raporu için "olumlu" kararı verildi. Ekim 2015’de ise projenin iptali istemiyle açılan davada, bilirkişi raporuyla aynı doğrultuda görüş bildiren savcılık, projenin ‘kamu yararı’na aykırı olduğunu savundu. Hâlâ davalık olmasına rağmen Şubat 2016’da projenin yapımına başlandı.



PROJEYE NEDEN İTİRAZ EDİLİYOR?

  • Kent/insan ile deniz ilişkisinin kesilmesi

Kıyı kent ilişkisinin koparılmayacağı söyleniyor. Ama alanın kullanımı / işletmesi bir şirkete devrediliyor. İhale şartnamesine göre şirket, alanı istediği gibi kullanma hakkına sahiptir; yani proje alanını istediği fonksiyonda değiştirebilme hakkına sahiptir.

  •  Kamuya açık hâle getirilmesi gereken bir alanda, rant sağlamaya yönelik projenin yapılması; kıyıyı hatta denizi fiilen özelleşiyor.

  (Anayasa’nın 43. Maddesi “Deniz, göl ve akarsu kıyılarıyla, deniz ve göllerin kıyılarını çevreleyen sahil şeritlerinden yararlanmada öncelik kamu yararının gözetilmesi” maddesine aykırı bir proje. )

  • Kıyı kanunda mega projelerin gerçekleşebilmesi için özel/ayrıcalıklı düzenlemeler yapılabilmesi hukuka aykırı bir durum Alandaki tarihi doku korunması gerekirken proje kapsamında birçok yapı için fonksiyon değiştirme adına riskli yapı kararı alınması

  • Beyoğlu Koruma Uygulama ve Beyoğlu Nazım İmar Planları bütüncül olmamaları sebebiyle iptal edilirken Galataport bir mega proje olararak proje bazında planlanmıştır. Yani projenin dayanağı olan bir imar planı yok.
    ·         Tarihi yarımadanın ve boğazın siluetinin bozulması

Galata’ya gelip demir atan gemiler, Yarımadanın göbeğinde 15-20 katlı yapı gibi yükseliyor. Bunlar tarihi İstanbul'un göbeğinde bir set oluşturuyor. Sahile erişim ve manzara sınırlanıyor, siluet bozuluyor.

  • Yerleşmenin dokusunu etkilemesi ve bozması
  • Proje alanı ve çevresinde sosyal doku rant uğruna değiştirilmekte; çevresinde soylulaşmaya sebep olmaktadır. (Karaköy’de emlak piyasasında hızlı bir artış yaşanması, değişen sosyal profil, değişen esnaf profili, yenilenen binalar, yeni oteller)

Galataport Projesi, açıkça görülüyor ki kent insanının yaşamına hizmet eden bir proje değildir. Üstten inme karar ve projelerle sahil şeridi ve çevresi turizm cazibe merkezi hâline getirilmektedir. Projeyle ilgili tek sorun halka ait olan sahil şeridinin özelleştirilmesi değil; bir o kadar önemli olan diğer sorun da bu mega projenin Karaköy, Tophane ve çevresi üzerindeki dönüştürücü baskısıdır (soylulaşma).



Euromediterranee 2



EUROMEDITERRANEE 2


WHAT IS EUROMEDITERRANEE PROJECT ?

Euromediterranée is a urban project which take place in Marseille, in France.

It was started in 1995 by french government, with european financing.

Marseille is a strategic city in France (big harbor city in the mediterranean cost) and the biggest city in the south of France. But there are many social and economic problems. Bringing Marseille as an big european was a « national interest » for french government..

The main objectives were to struggle against urban sprawl with making a « city under the city », develop this dropped area of the city and to respect a sustainable development.

An international competition was organized and it is François Leclerc, architect-urbanist, with his teams (TER office, Rémy Marciano, Jacques Sbriglio and SETEC) who were selected to plan the master plan of the intervention.

The first intervention area was about 310ha in 1995 but it was extended in 2007 about 170ha more in the north. This extension is called « Euromediterranée 2 ». It should be achieved around 2030s. We will focus on this part of the project.

WHAT IS THE CONTEXT ?
 



The districts of the extension areas are districts marked by a big industrial and port economy in the 19th century. The littoral was full of huge industrial infrastructures, highway and train rails.

But since the industrial economy collapsed, these districts left out and were degraded step by step. The economy didn't renewed and most of industrial building stayed dropped. The districts needed new identity and to reconnect to the city center. Indeed, they are in a strategic areas in metropole heart and close to the transportations and infrastructures (high way, underground, harbor).



HOW TO SOLVE THE HOUSING PROBLEMATIC?


Nowadays there is 3500 inhabitants and a lot of building are dropped or degradated. The project provides to build appartments to get 30 000 inhabitants more after 20 years. The district is now constitued in majority of low social class people. In the past, when a new district was built, most of the poor population had to leave the area because of gentrification. To avoid this this exodus phenomenon, Euromediterranée promove the social mixity with building 4 200 social housings on 14 000 (30%) and 2 100 controled price housings (15%). 1500 housings will also be rehabilitated.



HOW TO GIVE AN URBAN QUALITY ?
 



The district is located on the sea side but it is not accessible. To reach the sea, people have to go 5km in the south. That's the reason of a creation of a new cornice which will cover and hide the the existant high way and rail road.

Others amenagments (larger sidewalk and bicycle ways) will be created to reduce cars in the city.

This district, sometimes called « ghetto » is not well known by citizens because it is excluded of the city. To stop this exclusion phenomenon, public transport will be extended until this area and a new underground terminal station will be created.

The project wants to try to give more life quality with introduce nature in the city. Indeed, Marseille is a city which miss a lot of green areas.



HOW TO PROVIDE A SUSTAINABLE DEVELOPMENT?




One of the main idea in the project about substainable development is the creation of a public park of 14ha in a river side and which will continue an existing park. The problematic was to manage mediterranean climate and risks and care about landscape, pollution and biodiversity but also people manners.

The park will also be the connection between Euromediterranée 1 and Euromediterranée 2 projects and should drive a park network in the city. At the end it will be a green corridor of about 8km.



USE THE NATURAL ENERGY?




The project wants to develop an innovant system of energy with a local and natural element : the sea.

A loop from the sea to the city would produce heat in winter and provide cooling in summer time with an industrial and sustainable system. This system is called « thalassothermy » and could reach the european standarts about sustainable energy and limited the phenomenon of « warm block ».



THE « WITNESS DISTRICT »




A part of the project would be designed as a witness district called "Allar block". It would be 2,4ha used for experiment an innovant example of mediterranean, sustainable and reproducible habitat.

This block will mix programs with 400 housings and 20 000 m2 for offices and public equipments.

Thanks to a partnership with an innovation and sustainable development, the district will get positive energy buildings, water recycling and wastes management.




Marine Pasquini, Lucien Saumet, Marta Tarnowska




Avrasya Tüneli


Projenin iş başlatma töreni:26 Şubat 2011


Kazı başlangıç töreni :19 Nisan 2014

Projenin Tanıtım Argumanları
İstanbul’da trafiğin çok yoğun olduğu güzergâhta yolculuk süresi 100 dakikadan 15 dakikaya kadar inerken güvenli ve konforlu yolculuğun ayrıcalığı yaşanacak. Çevre ve gürültü kirliliğinin azalmasına da katkı sağlanacak.


İleri teknolojilerin kullanıldığı Avrasya Tüneli Projesi, işlevsel, güvenilir, mevcut ulaşım sistemine entegre, hızlı ve etkin trafik yönetim ile denetimine sahip bulunuyor.

Avrasya Tüneli'nin deprem tasarımı 9 şiddetinde bile hasar görmemesini temin etmektedir.

İleri teknolojinin kullanılacağı havalandırma bacalarından çıkan atık gazlar, çevreye zarar vermeyecek ölçüde olacaktır.

Proje geçtiği güzergahta, temel olarak, şehir surlarıyla kıyı şeridi arasındaki dolgu alana yapılmış olan mevcut Kennedy Caddesi'ni kullanacak. Kennedy Caddesi'ndeki araç trafiği yeni tünel nedeniyle artsa da ATAŞ'ın trafik modeline göre, Tarihi Yarımada içindeki trafik yoğunluğu ve Haliç boyunca trafik akışı yüzde 30 azalacak

Avrasya Tüneli
14,6 kilometrelik bir güzergahı kapsamaktadır.







PROJENİN TEKNİK VERİLERİ

 Projenin toplam uzunluğu: 14.6 km
 Avrupa yakası yaklaşım yolu: 5.4 km
 Boğaz geçişi bölümü: 5.4 km
 Asya yakası yaklaşım yolu: 3.8 km
 Boğaz’da TBM ile geçilecek uzunluk: 3.4 km
 TBM kazı çapı: 13.7 metre
• En derin deniz taban kotu : - 61metre
• En düşük örtü kalınlığı: deniz tabanından 25 metre
• En düşük tünel kotu : - 106,4 metre
• Marmaray ile mesafe: güneyinde 1.8 km
• İnşaatın tamamlanma süresi: 55 ay (açıklanan)

• Günlük kapasite: Her iki yönde yaklaşık 120.000 araç 

Toplam Yatırım:1 Milyar 245 Milyon 121 Bin abd doları
doğrudan krediler:
550 milyon  krediler : 960 milyon abd doları abd doları
Teminatlı krediler:
210 milyon abd doları


BASINDAN
1 milyar 245 milyon 121 bin 188 

abd doları 

TOPLUM PROJESİ Mİ
İNŞAAT PROJESİ Mİ?

İstanbul I Numaralı Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kurulu’nun
02.08.1995’de aldığı kararında yer alan ve Planlamaya Yönelik Öneriler
başlığı altında bulunan “Hazırlanacak koruma amaçlı imar planında
Tarihi Yarımada’nın transit trafikten arındırılmasına; ulaşım
planlarının nazım planlara paralel olarak gerçekleştirilmesine” ve
“Marmara kıyısında sahilyolu ile deniz arasındaki şeridin yeşil alan
olarak korunmasına” hükmü; Avrasya Tüneli Projesi’nin uygulanmak
istediği alana uyumsuzluğunu göstermek adına oldukça önemlidir. 
Tarihi Yarımada Yönetim Planı Taslak Raporu’nun ana ulaşım kararlarındaki temel ilkesi kent içi yolculuk taleplerinin karşılanması için, kentin gelecekteki ulaşım ağının omurgasının yüksek kapasiteli raylı toplu taşıma sistemlerine dayandırılması ve ağırlıklı olarak raylı sistem ağının oluşturulmasıdır. Bu doğrultuda yeni karayolu bağlantılarının da sınırlı tutulması, deniz yolu ulaşımı ile diğer hatların entegrasyonunun sağlanması benimsenmiştir. Bu nedenle Avrasya Tüneli Projesi, Tarihi Yarımada bütününün Yönetim Planı ilke kararlarına ve ulaşım öngörülerine uymamaktadır. 

Avrasya Tüneli Projesi ile benzer
özelliklere sahip olup, tünel projelerinin yaratacağı çevresel sorunlar
bakımından Sydney’de 2001’de faaliyete geçen M5 East Tüneli
oldukça önemli sonuçlar ortaya koymaktadır:
-M5 East Tüneli’nde artan yakıt kalitesine ve ağır taşıt trafiğini
azaltmaya dönük yürütülen kampanyalara rağmen 2001-2004 yılları
arasında yapılan ölçümlere göre zararlı partikül emisyonunda % 15 oranında artış%15 oranında artış tespit edilmiştir


VALİDEBAĞ KORUSU

Validebağ Korusu ve çevresindeki az yoğunluklu, yeşil dokunun büyüklüğü, Çamlıca eteklerindeki konumu, ulaşım ilişkileri ve kent içinde bu kadar geniş bir boşluk! Kamu idarecilerinin ve yatırımcıların dikkatini çekmiştir. Bu nedenle de sekiz yüz dönüm civarında olan korudan geriye bugün üç yüz elli dört dönüm bir alan kalmıştır.

Fotoğraf: Validebağ Korusu'ndan Bir Anıt Ağaç

1.VALİDEBAĞ TARİHİ
Adile Sultan Korusu olarak da isimlendirilen Validebağ Korusu, Üsküdar’da, Çamlıca Tepesi’nin eteğinde yer alan yaklaşık 354.076m2 yüzölçümü ile Anadolu yakasının Karacaahmet Mezarlığı’ndan (800.000 m2 ) sonra ikinci büyük yeşil alanıdır.
1600’lü yıllardan itibaren saray erkânı tarafından önce avlak, daha sonraları da yazlık mekân olarak kullanılmaya başlanmış, bu amaçla da ağaçlandırılmıştır. Mülkiyeti hazineye ait olup, 1927 yılında Milli Eğitim Bakanlığı’nın kullanımına tahsis edilmiş olan Koru’da Öğretmenevi olarak hizmet veren Adile Sultan Kasrı, Abdülaziz Av Köşkü, Çamlı Köşk gibi tarihi eserler bulunmaktadır.
Koru yaklaşık 65.000 insanın yaşadığı Altunizade, Barbaros, Acıbadem ve Koşuyolu mahallelerinin akciğeridir. Koru’da yaşları on beş ile dört yüz arasında değişen 7123 adet ağaç bulunmaktadır. Bunların arasında yüzün üzerinde farklı cinste anıtsal ağaç olduğu tespiti bizzat İBB tarafından yapılmıştır.
1980’li yıllara kadar Validebağ Korusu içerisinde kendi ihtiyaçlarını karşılamak ve gelir elde etmek amacıyla tavuk, inek beslenerek; 19070’li yıllarda ise ekin ekilerek harman yapılıyordu. 1980 yılında yapılan değişiklikler ile bugün Validebağ Sitesi inşa edilir. 1986’da korunun 50 dönümlük kısmı Marmara Üniversitesi’ne tahsis edilir. 1990 yılında Haydarpaşa Lisesi’nin açılmasıyla birlikte koru zarar görür ve yine 1997 yılında belediyenin koru içerisinde yapılaşma girişimleri bulunur ve 1998 yılında İzci Evi yapılır. Süreç böyle devam ederken Acıbadem, Altunizade, Koşuyolu ve Barbaros Mahalleleri sakinlerinden oluşan bir grup tarafından yaklaşık 6500 imza toplanarak Temmuz 1999 yılında 1. Derece Doğal Sit Alanı ilan edilir.

2.İZCİ EVİ
1999 yılının Temmuz ayında SİT alanı kararı alındıktan sonra koru içerisindeki Abdülaziz Av Köşkü’nün ahır binası “restorasyon” adı altında yıkılarak, yerine binayla ilgisi olmayan daha büyük bir bina yapılmıştır. Adına “izci evi” dedikleri bu yapı bugün kaçak olarak varlığını sürdürürken, etrafına ek barakalar yapılmaya devam edilmiştir. Bu yapılar otopark ihtiyacını doğurmakta ve doğal yapıya zarar vermektedir. Bu konu Validebağ Gönüllüleri’nin takibi sonucunda kaçak yapı koruma kurulunun gündemine gelmiş 07.09.2005 tarih ve 917 sayılı kararla yapının yıkılması ve izci kamplarının koruda düzenlenmemesi kararı alınmışken, İzci Evi varlığını her yıl genişleyerek sürdürmeye devam etmiştir.

Fotoğraf: İzci Evi Müzesi

3.ADİLE SULTAN KASRI
Öğretmen Evi olarak kullanılan Adile Sultan Kasrı bahçesinde çevre düzenlemesi adıyla Ağustos 2012’de başlatılan çalışma 8 ay süreceği söylenmesine karşılık, Eylül 2014 itibariyle bitirilmemiş; yapılan çalışmalar, bahçe düzenlemesi kapsamını fazlasıyla aşmış, bahçenin toprak olan pek çok bölümü taşla kaplanmış, zemin yükseltilerek yağmur sularının tarihi binaya zarar vermesi tehlikesi yaratılmış; ağaçlar kesilmiş, sağlam olan bahçe dış duvarları yıkılarak yerine yeni duvarlar yapılmış, bahçeye bir mescit temeli atılmış ve ağaçların hazır çim bloklarıyla kaplanmıştır.
Taş döşenen alanlarda açık hava düğünleri yapılarak gerek civar sitelerde oturanlara, gerek huzurevinde kalan yaşlılara gerekse koruda yaşayan diğer canlılara rahatsızlık verilmeye başlanmış; yaz boyunca yapılan düğün davetlerine hizmet etmek için mevcut otopark genişletilmeye ve betonlaştırılmaya çalışılmıştır.
Ayrıca İzci Evi yanına yapılan çadırın çevresine beton bloklar yapılmak istenmiştir. Bu son iki girişim, Validebağ Gönüllüleri ve çevreye duyarlı yurttaşlar tarafından yapılan çeşitli forumlarla gündeme taşınmış ve hasırların, ahşap perdelerin alandan taşınması suretiyle engellenmiştir.
Fotoğraf: Adile Sultan Kasrı

4. VALİDEBAĞ KORUSU İÇİN ÇILGIN PROJE
AK Parti Üsküdar Belediye Başkan Adayı Hilmi Türkmen, yerel seçim öncesi kişisel web sitesi üzerinden Üsküdar için hazırladıkları projeleri duyurdu. "Bizim projelerimiz Üsküdar sınırlarını aşan projeler."
Validebağ Korusu'nun, "Üsküdar'ın Hyde Parkı olacak şekilde" yeniden düzenleneceğini söyleyen projede seyir terasları, açık hava tiyatrosu, çocuk eğlence ve oyun alanları, yürüyüş yolları, hidrolik koruma alanları, Adalar'a kadar izlemeye imkânı sağlayan gözlem kulesi, dinlenme alanları, koşu ve bisiklet yolları, göletler vb. bulunmaktaydı.
Üsküdar Belediyesi’nin, 2006 yılından bu yana aslında koruda birtakım projeleri vardı. Bu amaçla korunun devri için bir protokol gerçekleştirmiş, yargı bu protokolün geçersiz olduğuna hükmetmişti. Bu sefer de korunun tahsis işleminin İBB üzerinden yapılması gündeme gelmiş ve bu durum gerçekleşmişti.
Ayrıca belediye 2014 yerel seçimleri önce ve sonrasında koruda birçok organizasyon gerçekleştirmeye başladı. Bu organizasyonlarda araçlar koruda piknik yapılan alanlara kadar sokuluyor, bugüne kadar hiç araç girmeyen alanlar yüzlerce araçlarla eziliyordu.
Bu süreçte Validebağ Gönüllüleri bu gidişe dur diyebilmek amacıyla imza kampanyası başlattı.
Bu ortamda şantiye elemanlarının birinci etap olduğunu söylediği 45x75 metre ebatlarında bir alana mıcır döken araçların girişi, kepçelerin çalışması ve mıcır üzerine beton dökmek için hazırlık amacıyla çelik hasır döşenmesi üzerine semt sakinleri hukuk tanımaz gidişe dur deme kararı aldı.
Aynı akşam, 17 Ağustos akşamı tüm semte çağrı çıkarıldı. Yaklaşık iki yüz kişi katıldı. Bu duruma dur demenin tek yolu kaldığına karar verilerek, suç unsuru olan çelik hasır kaldırıp, bir kenara yerleştirildi. Semt sakinlerinin çağrısı üzerine 20 Ağustos 2014 tarihinde başta Validebağ Gönüllüleri olmak üzere, çok sayıda meslek odası, semt dayanışması ve siyasi parti temsilcilerinin katıldığı bir forum gerçekleştirdi. Son olarak 31 Ağustos 2014 tarihinde de birçok gönüllünün katımıyla bu alana fidanlar dikildi. Bu sırada çok sayıda polisin de alanda bulunması hem bizim hem de kamuoyunun tepkisine neden oldu.

FOTOĞRAF: Validebağ Korusu İçin Düşünülen Proje

5.VALİDEBAĞ CAMİİ
Üsküdar Belediyesi tarafından yapılması gündemde olan cami inşaatına başlamak için korunun girişine 15 Ekim'de getirilen dozer mahallelilerin müdahalesiyle geri gönderildikten sadece bir gün sonra, mahalleli korunun Acıbadem girişinin paravanlarla kapatılmasını engellemeyi yine başardı.
Gönüllüler yaptıkları açıklamada, korunun güneyindeki yeşil alanın 2012 yılında yapılan plan tadilatıyla "dini tesis" alanı olarak belirlenerek yapılaşmaya açıldığını hatırlattılar. Bu değişikliğe karşı mahallelilerin açtığı 5 davadan 2'sinde tamamlanan bilirkişi raporlarına göre, alana dini tesis yapılması uygun değil.
Belediyenin butik cami olacak olacak açıklamasına bakıldığında ise Mevzuatta "Butik Cami" diye bir şey bulunmuyor. Nitekim İstanbul 2. İdare Mahkemesi'nde görülen davada bilirkişi raporunda da bu durum tespit edildi. Bilirkişi heyeti Plan Yapım Yönetmeliği'ne göre en küçük ibadethanenin yeri için bile 2500 metre gerekirken plan değişikliğinin yapılmak istendiği söz konusu alanın ise 1000 metrekare olduğunu belirtti. Raporda plan tadilatının koruma karar ve ilke ve planlama esaslarına aykırı ayrıca kamu yararının gözetilmediğine dikkat çekilerek site sakinlerinin çevrede bulunan başka ibadethanelerde ibadetlerini yaptıkları belirtildi. Dolayısıyla Üsküdar Belediye Başkanı'nın "butik cami yapacağız" demesine de hukuk müsaade etmiyor. Ancak sonuç olarak planda uygun değişiklikler yapılarak kanuna uygun bir hale getirildi.
Sabah baskınından sonra koruya toplanan halk, akşam saatlerinde polis müdahalesine maruz kaldı. Polis, grubu önce kalkanla uzaklaştırmaya çalıştı; ardından da eylemcilere biber gazıyla müdahale etti. Validebağ sakinlerinin avukatı Gülsün Özdemir, İdare Mahkemesi'nin, inşaat için yürütmeyi durdurma kararı verdiğini açıkladı. Yürütmeyi durdurma kararı olmasına rağmen 10 gün boyunca devam eden cami inşaatı yeniden başladı. Sabah 7'den beri alanda bekleyen semt sakinleri ve onları destekleyenler yeniden gelen hafriyat kamyonlarının önünü oturma eylemi yaptı.




FOTOĞRAF: Koru Camii İnşaat Süreci ve Açılışı

6.BELEDİYENİN SAVUNMASI
Bu arada Üsküdar Belediyesi'nin, Validebağ Korusu'nun yanındaki yeşil alanda başlattığı dini tesis inşaatına dair bir "yürütmeyi durdurma kararı bulunmadığı" iddiasının arkasında belediyenin söz konusu alanda parsel numarasını değiştirmesinin yattığı ortaya çıktı.
Belediyenin resmi açıklamasında da söz konusu cami inşaatının ‘Altunizade’deki 167 pafta, 1313 ada, 197 parselde’ bulunduğu belirtilirken, yürütmeyi durdurma kararının ise ‘1313 ada, 178 parselle ilgili’ proje için alındığı, halbuki belediyenin bu parselle hiç ilgisi olmadığı iddia edilmişti.
Belediyenin iddia ettiğinin aksine cami inşaatına yürütmeyi durdurma kararı alınan yer, tam da semt sakinlerinin bir haftadır türlü baskılarla karşılaşarak inşaata direndiği alan. Belediye 1/1000 ölçekli imar planlarında ‘165 pafta, 1313 ada, 178 parselin güneyindeki tescil dışı alan’ olarak geçen park parselini 197 olarak değiştirmiş.
Kasım 2014’te cami inşaatı çevik kuvvet ve toma eşliğinde devam ederken, inşaat çevresindeki tüm yollar ve Validebağ Korusu’na giriş çıkışlar kapatılmış, çevre sitelerde oturanlar konutlarına polis barikatından geçerek girebilmiştir. Mahalleli ve Validebağ Gönüllüleri konuya ilişkin farkındalık yaratmak ve süreci izlemek adına inşaata yakın bir noktada çadır kurmuş, burada forum ve toplantılar gerçekleştirmişlerdir.
Sonuç olarak, yapılaşmanın önünü açacağı gerekçesiyle inşaatına karşı çıkılan ve eylemler yapılan cami, 10 ayda tamamlandı ve 18 Temmuz 2015’te Ramazan Bayramı’nın ilk gününde resmen açıldı.

FOTOĞRAF: Parsel Değişikliği

7. SÜREÇ İÇERİSİNDE VALİDEBAĞ KORUSU HAKKINDA KİM NE DEDİ?

HİLMİ TÜRKMEN- ÜSKÜDAR BELEDİYE BAŞKANI

AK Parti Üsküdar Belediye Başkan Adayı Hilmi Türkmen, yerel seçim öncesi kişisel web sitesi üzerinden Üsküdar için hazırladıkları projeleri duyurdu. "Bizim projelerimiz Üsküdar sınırlarını aşan projeler."
Validebağ Korusu'nun, "Üsküdar'ın Hyde Parkı olacak şekilde" yeniden düzenleneceğini söyleyen Türkmen, proje için İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Kadir Topbaş ve Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın da desteğini aldıklarını söyledi.
Türkmen'in ifadesine göre, Validebağ Korusu'nda mezbelelik ve kaderine terk edilmişlik hüküm sürüyordu. "Korunun ortasında bir dere var ve lağım akıyor. Bakımsız ve madde bağımlıların mekânı olmuş. Şu an güvenlikli değil!" dedi. Koru çevresinde yaşayanlar ise Belediye'ye ve İSKİ'ye defalarca başvurmalarına rağmen kasten temizlik yapılmadığını söylediler. Madde bağımlıları ile ilgili iddia ise tamamen gerçek dışı.
Türkmen hızını alamayıp Validebağ Gönüllüleri'ni de suçluyordu: "Bu grup, burada hiçbir çalışma yapılmasını istemiyor çünkü evleri burada ve düzenlemeden sonra halk buraya geleceği için rahatsız olacaklar." 
"İşin çevrecilikle, yeşille, Validebağ Korusu ile alakası yok," dedi. Aksine bir mahkeme kararı olmadığı için camiyi yapacaklarını belirten Türkmen, ''Arkadaşlar maalesef bu memlekette fazla tolerans, fazla iyi niyet karşındakini azdırıyor, karşındakini kendisini haklıymış gibi bir pozisyona düşürüyor. Haklılıkları yok,'' ifadelerini kullandı. 

FOTOĞRAF: ÜSKÜDAR BELEDİYE BAŞKANI HİLMİ TÜRKMEN

VALİDEBAĞ GÖNÜLLÜLERİ
“Şimdiye kadar bir seyir terası ya da gözlem kulesi olmadığı için manzara izleyemiyoruz” şeklinde bir şikâyet duyulmamıştır. İnşaii faaliyet yapılmaksızın, para harcanmaksızın kolaylıkla manzara izlenebilen bir yere seyir terası veya gözlem kulesi yapılmasının hiçbir mantıklı gerekçesi yoktur.
Çocuklar için koru çevresinde, yakınında pek çok oyun alanı mevcuttur. Validebağ Korusu’na gelen çocukların en büyük ihtiyacı, ağaçların, çiçeklerin, böceklerin arasında toprağın, otların üzerinde koşmak, oynamak, bol bol oksijen almaktır. Koruya yapılacak herhangi bir tesis çocukların zaten yararlanmakta olduğu bu doğal ortamı bozacaktır.
Konser, sinema, tiyatro alanları, açık hava amfileri gibi tesisler için başka yer yokmuş gibi Validebağ Korusu’nun seçilmesinin anlamı nedir? Burada böyle bir talep yoktur. Açık havada yapılan bu tür gösterilerin gerek koruda yaşayan hayvanları ve kuşları, gerekse civar mahallelerde oturanları ne kadar rahatsız edeceği çok açıktır.

FOTOĞRAF: VALİDEBAĞ KORUSU İÇİN YAPILAN EYLEMLER

CUMHURBAŞKANI
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan yaptığı bir açıklamada şunları söyledi: "Validebağ konusunun, cami ile inşaatla yakından uzaktan alakası yok. Validebağ Korusu mezbelelikti, berbattı, rezillikti. Üsküdar Belediye Başkanı benden rica etti, Başbakanlık dönemimde. Ben de Üsküdar’da oturuyorum. ‘Burayı bize veya İstanbul Büyükşehir Belediyesi’ne tahsis edin’ dedi. Biz burayı, bir ele alalım, temizleyelim. Çünkü insanlar biraz da korkuyor, gelsinler yürüyüşlerini rahatlıkla yapabilsinler, çay vesaire içebilecekleri mekânlar olsun. Yoksa içerisinde apartman, şu bu, böyle bir şey asla yok. Üsküdar Belediye Başkanımız, korunun yan tarafındaki bir yere de şöyle bir mescit yapma planı içindeydi. Zaten İmar Planı’nda da önceden varmış bu. Ama bu Validebağ korusunun sınırları içinde değil. Orada mescit var ya. Kimileri bundan rahatsızlık duymuş olabilir. "

İBB
“Validebağ Korusu'nun kullanım hakkı daha önce Milli Eğitim Bakanlığı'ndaydı. Korunun bakım işlemleri yapılamıyordu. Bu sebeple 2 yıllığına İstanbul Büyükşehir Belediyesi'ne tahsis edildi. Ön tahsis 2 yıl için geçerli ve bu süre içinde Validebağ Korusu'nda gerekli bakım işlemleri yapılacak. Bu alanın imar ve yapılaşmaya açılması kesinlikle söz konusu değildir. Emirgan Korusu ve Hidiv Korusu gibi alanlardaki hassasiyet Validebağ Korusu için de geçerlidir."

DİYANET İŞLERİ BAŞKANLIĞI
Diyanet İşleri Başkanı Prof. Dr. Mehmet Görmez: “800 metrekare bir alana bir cami, mescit inşa edilecek. Bir tarafta mescit inşa etmek üzere yer alan insanları, diğer yandan ağaçlar kesilmesin diye gösteri yapan insanları görüyoruz. Her şeyden önce bu bize yakışmıyor. İbadet sevgisiyle tabiat sevgisi karşı karşıya gelecek sevgiler değildir (...).Bütün yeryüzü bize mescit kılındı. Dolayısıyla ibadet sevgisiyle kâinat sevgisini karşı karşıya getirerek birbirimizi üzmek, bu sevgiler üzerinden öfkelerimizi göstermek bize yakışmıyor. Bunun da bir an evvel sona ermesini diliyorum."


FOTOĞRAF: DİYANET İŞLERİ BAŞKANI MEHMET GÖRMEZ

OĞUZ KAAN SALICI CHP İSTANBUL İL BAŞKANI
Bilirkişi raporu diyor ki 2500 m2’den daha düşük olan yerlerde dini tesis alanı yapılması doğru değildir. Belediye başkanı bugün demiş ki “Butik cami yapacağız.” Butik restoran duyduk, butik otel duyduk butik camiyi duymamıştım. Böyle bir şey olmaz. Eğer bu kanunlar varsa, bu kanunlar uygulanacak. Bu kanunları uygulamıyorsanız zorbalık yapıyorsunuz demektir. Burada insanlar camiye karşı değil, inşaat yapılmasına karşı. Okul yapılsa da karşı çıkacaklar. Bizi cami karşıtı göstermeye çalışmasınlar.

BİZ NE DÜŞÜNÜYORUZ?

Validebağ Korusu Anadolu Yakası’nın Karacaahmet Mezarlığı’nda sonra hem en büyük yeşil alanı hem de 1. Derece Doğal Sit alanı olmakla birlikte bölge sakinlerinin yeşil alan olarak kullandığı, kiminin spor yaptığı, kiminin sonbaharda mantar topladığı bir alan. İnsanlar yaz aylarında korunun anıt ağaçlarının gölgesinde serinliyor. İzciler kamp çadırı kuruyor. Genç atlet adayları antrenmanlarını Validebağ’da yapıyor. Buna karşılık ise korunun içerisinde çeşitli inşai faaliyetler de bulunulması girişimleri başlıyor ki bu durum yeni de değil 1990’lardan gelen bir süreç.
Validebağ gönüllüleri ise tüm bu girişimlere karşılık koruyu korumak için birleşiyorlar ve sonucunda ise koruyu 1999 yılının Temmuz ayında 1. Derece Doğal Sit Alanı ilan ettiriyorlar hem de koruda imara açma faaliyetlerinin gelişmesine izin vermeyecek eylemlerde bulunuyorlar.
Bu tür direnişlerin hem ulus-devlet hem sermaye tarafından iki kere ezilmiş, kentte barınma hakkı ellerinden alınıp güvenlikli sitelere bırakılmış, kentli olma halini bir türlü yakalayamamış ve bir o kadar eğitimsiz ve az-seçkin olan kesim için de gerçekleşip gerçekleşmeyeceğini, bugün karşılaştığımız kent direnişçilerinin her birinin kentin fark gözetmeksizin bir arada yaşama değerini ne derecede sahipleneceğini göreceğiz.